Havalar soğudukça evden çıkmaya yönelik isteğimiz iyice azalıyor. Kafamızdaki en ideal senaryoda koltuğumuza uzanmış üstümüzü battaniye ile örtmüş kahvemizi yudumlarken sevdiğimiz, iyi hissettiren bir filmi izleyerek patlamış mısır yiyoruz. Bu senaryo size de çok tanıdık geliyor ama iş film seçimine geldiğinde zorlanıyorsanız gelin soğuk kış günlerinde içinizi ısıtacak filmleri birlikte seçelim. Cipsiniz, çayınız ve battaniyeniz hazırsa işte iyi hissettirme garantili harika bir film seçkisi;
Groundhog Day (1993)
İyi hissetmenin mutlaka çikolata yemek anlamına gelmediğinin kanıtı olan bu filmde Bill Murray, sonunda küçük şeylerden zevk almayı öğrenene ve mutsuz olmak için sebep aramayı bırakana kadar aynı günü tekrar tekrar yaşamak zorunda kalan alaycı hava durumu muhabiridir. Asit bir zekası var ama kocaman, somurtkan, iyimser de bir kalbi var.
Amelie (2001)
Bu film moralinizi yükseltmezse, o zaman umutsuz vaka olabilirsiniz. İyi hissettiren bir filmde istediğiniz her şey bu filmde mevcut. Büyüleyici bir şekilde tuhaf Amélie, mutsuz hayatlar yaşayan insanlara gizlice yardım eder, ancak aşk onu zorlayana kadar kendi sorunlarını çözme cesaretini gösteremez. Bir rüya gibi görünen bu filmde Jean Pierre Jeunet’in yaratıcılığı sınırsız ve Audrey Tautou başrolde yavru bir köpek derecesinde sevimli. Onunla ilgili her şey bir mutluluk yaratıyor.
Komşum Totoro (1988)
Ghibli’nin çocukluk masumiyetine ve doğanın görkemine olan güzel övgüsü, yıpranmış zihninizi yatıştırmak ve kırılgan ruhunuzu rahatlatmak için harika görüntülerle dolu. Genç kızlar Satsuki ve Mei’nin yaz için babalarıyla birlikte taşındıkları gıcırtılı eski evde güneşlenin, Joe Hisaishi’nin muhteşem müziğinin keyfini çıkarın ve kızlar bir dizi sevimli ve yaratık ve Totoro ile tanışırken orman ruhlarının sıcak parıltısını hissedin.